Kitlenin gücü

Kitlenin gücü

Size ilginç bir deney anlayacağım. Malum deney yapmasını mesleğim gereği seven birisiyim. İçinde her çeşit renkte binlerce adet bilyenin bulunduğu saydam bir kavanoz düşünün. Sokaktaki insanları rastgele seçip bu kavanozdaki bilyelerin sayısı soruluyor. İnsanlardan gelen cevaplar “gerçek” sayıdan çok uzak görünüyordu. Daha sonra bu soruyu binlerce insana sordular. Aldıkları cevapları kaydedip ortalamasını aldıklarında “gerçek” sayının çıktığını gördüler. Ne kadar çok insana sorulursa “gerçek” sayıya o kadar yaklaştığı ispatlanmış oldu.

Livaneli’nin Zafer Köse ile yaptığı bir sohbette buna benzer bir olayı farklı yönüyle ele almışlardı. Livaneli konser sırasında mikrofonu dinleyicilere tutuyor ve onların eşlik etmesini bekliyordu. Fakat dinleyiciler içindeki çatlak sesler, detone olan sesler o dinleyicinin yanındakilerini rahatsız edebiliyordu. Bunu konu ettikten sonra başka dinleyiciler de bu rahatsızlıklarını dile getirdiler. Fakat Livaneli o güne kadar sahnedeyken duyduğu kitlenin sesini ustalık düzeyinde iyi buluyordu. Alanlardaki on binlerce insan hep bir ağızdan şarkı söyleyince mükemmelliğe yakın bir ses çıkıyordu. Aynı yukarıdaki bilye deneyindeki gibi mükemmellik ve doğru sonuç kitlenin büyüklüğü ile doğru orantılı oluyordu. Livaneli bununla yetinmeyip çıkan bu sesi stüdyoda gelişmiş aygıtlarla ölçtü. Bütün aletler, şarkı dinlemeye gelen çatlak seslerinde olduğu yüzbinlerce insanın birleşik sesinin tam olarak doğru çıktığını gösterdi.

Tek başınayken çeşitli kusurları bulunan insanlar bir araya gelince harikalar yaratan bir ustaya dönüşüyorlar1

 

Not: Kitlenin gücü yazım hakkındaki görüşlerinizi bekliyorum.

 

Kaynak:

  • Zafer Köse. Livaneli’nin penceresinden. Batı’nın kibri ile Doğu’nun cehli arasında. Doğan Egmont Yayıncılık ve Yapımcılık Tic. A.Ş. İstanbul. 2019. 1. baskı. Sayfa: 385.

One Comment

  1. Ali Rıza Seydi Ağustos 28, 2023 at 4:17 pm - Reply

    Hocam merhaba. Videolarınızı iki hafta önce fark etmiş ve -malumunuz olduğu üzere- sizinle diyaloga geçmiştim. Blog yazılarınızı ise bir kaç saat önce fark ettim. Önce akademik hususlara dair üç yazınızı okudum. Onlara karşı söylemek istediğim bir şey yok. Dahası size göndereceğim “Vay Tezimin Başına Gelenler” adlı kitapta ve bunun dışında “Görüldü Duvarını Aşanlar” gibi kitaplardaki pek çok yazımın sizin yazılarınıza benzediğini düşünüyorum. Fakat bu yazı kapsamında bazı hususlarda sizden farklı şeyler düşünüyorum. Şöyle ki; malumunuz, zebanilere kazanımızın kapağını kapatmaya gerek bırakmayacak bir yapımız olduğuna dair fıkralar var. Bizim toplum olarak biraya gelince birbimize faydadan çok zarar verme özelliğimiz başka pek çok topluma göre daha baskın. İşbirlikli çalışmaların özellikle 21. yüzyıl yeterlilikleri kapsamındaki değerinin farkındayım: Çünkü bunun önemine dair akademik ve akademik olmayan pek çok yazı yazdım. Fakat son zamanlarda bizim birlikte çalışma kültürümüzün çok kötü olduğunu, insanları birlikte hareket etmeye önermek yerine bireysel çalışmalara yönlendirmenin bizim toplum özelinde daha akıllıca olduğunu düşünüyor ve buna dair şeyler yazıyorum. Bireysel olarak güzel çalışmalar ortaya koyan kimselerin, sonradan ihtiyaç hissederse kendilerini hüsrana sürüklemeyecek olan birliktelikleri kurabileceği kanaatindeyim. Buna karşılık, eğer yine de birlikteliğini gücünden faydalanmak istiyorsak veya birilerine birliktelik önereceksek bunun gereklerinden ve kültürel açıdan bizim bu hususlarda yaşadığımız zorluklardan söz etmekle işe başlamak gerektiğini düşünüyorum. En fazla devlet yıkan, kolasiyonları hiç beceremeyen (son olarak altılı masa örneğini yaşadık) bir topluma işbirlikli çalışma adına eğitim vermek daha güçtür. Buna girişeceksek işimizin, John Dewey vb. bilim insanı ve düşünürlerin geçen yüzyılın başında batılı toplumlara işbirlikli çalışmayı öğretmesinden daha güç olduğunu bilerek hareket etmemiz gerektiğini fikrindeyim. Ayrıca bu konunun geniş ve çok boyutlu olduğunu, benim yazdıklarımın, sizin yazınızdaki birlikteliğe dair kurulan analojilerle ve diğer hususlarla pek çok yönden doğrudan iligli olmayabileceğini göz önünde bulunduruyorum.

Leave A Comment